Gündem

25 Ekim 2011 Salı

Sudan Sebep...



        
          Uykum  benden bağımsız , bildiğini okumaya başladı  yine.Gece yatağa yatmadan üzerimden çıkardığım hırka gibi,kafamın içindekileri de sandalyenin üzerine asabilsem hiç sorun kalmayacak.Sabah üşüyerek dolayısıyla  keyifsiz uyanmışken,hayatımda 2 defa  diyaloga girdiğim telefoncunun  “arıza giderildi Ceren hanım  müjdemi isterim” iyle kendime geldim.Adam  hiç  yoktan sonuna  “inşallah  gününüz  güzel  geçer”i de ekledi.Yüzümde güller açmaya başladı.Birisinden  iyi dilekler duymayalı ne  kadar  uzun  zaman  olmuş.Hayatımda olan insanlar niye bu kadar  basit cümleler kuramıyor.En azından  gün  güzel  başladı,”gece” etkisiyle  gitseydi  gün o zaman  toparlanamayabilirdim.Günü kurtarmalı  en azından zaten akşam karanlığı  çöktüğünde kendimle baş başa kalmamak  için  elimden  gelen çabayı  sarfetme telaşı yoruyor.
         Neden  her şeyi kafamda irdelemek gibi huylar edindim  ben.İlla ki olanı biteni ya da hep içinde bir yerlerde kalanı  gün  ışığında bakmayı yeğler insan. Neden seçimler beyne hep oyun  oynar ; bir müddet mantıklı rolüne bürünüp sonrasında beyni yavaş yavaş  kemirmeye,uykusuz alametini üstümüze salmaya başlar. Ya da biz  mi kurgularız her şeyi.Beyne de o oyunu  oynayan biz miyiz? Beynimizi kemiren de içimizdeki maymuniştahlılık ve kararsızlık mı? Belki de başkalarına  suç atıp kendimizi  temize çıkarmak  daha  çok  hoşumuza gidiyor. “Kalp ve beyin” arasında kalmanın  kararsızlığının  arkasına sığınırken bulmuyor muyuz kendimizi? “Ben “ sebep oldum  çünkü  kendi  seçimimdi diye bas bas bağırmak  haksızlığaa işaret,haksızlığı  kabul  etmek de yenildiğinin  işareti.Yenilgiyi kabul etmeyi  öğrensek ? Zor değil mi? Söylerken bile  ağır geliyor . Kafan  daha  da ağırlaşıyor bunu  düşünürken. Çözümlerden  kaçmak  daha kolayımıza geliyor bazen.Sözde çözüm  ararken  yorduğumuz  beynimizi , kendi  oyunlarımızın  içinde bir  kaşık  suda boğuyoruz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder