Uykum benden bağımsız , bildiğini okumaya başladı yine.Gece yatağa yatmadan üzerimden çıkardığım hırka gibi,kafamın içindekileri de sandalyenin üzerine asabilsem hiç sorun kalmayacak.Sabah üşüyerek dolayısıyla keyifsiz uyanmışken,hayatımda 2 defa diyaloga girdiğim telefoncunun “arıza giderildi Ceren hanım müjdemi isterim” iyle kendime geldim.Adam hiç yoktan sonuna “inşallah gününüz güzel geçer”i de ekledi.Yüzümde güller açmaya başladı.Birisinden iyi dilekler duymayalı ne kadar uzun zaman olmuş.Hayatımda olan insanlar niye bu kadar basit cümleler kuramıyor.En azından gün güzel başladı,”gece” etkisiyle gitseydi gün o zaman toparlanamayabilirdim.Günü kurtarmalı en azından zaten akşam karanlığı çöktüğünde kendimle baş başa kalmamak için elimden gelen çabayı sarfetme telaşı yoruyor.
Neden her şeyi kafamda irdelemek gibi huylar edindim ben.İlla ki olanı biteni ya da hep içinde bir yerlerde kalanı gün ışığında bakmayı yeğler insan. Neden seçimler beyne hep oyun oynar ; bir müddet mantıklı rolüne bürünüp sonrasında beyni yavaş yavaş kemirmeye,uykusuz alametini üstümüze salmaya başlar. Ya da biz mi kurgularız her şeyi.Beyne de o oyunu oynayan biz miyiz? Beynimizi kemiren de içimizdeki maymuniştahlılık ve kararsızlık mı? Belki de başkalarına suç atıp kendimizi temize çıkarmak daha çok hoşumuza gidiyor. “Kalp ve beyin” arasında kalmanın kararsızlığının arkasına sığınırken bulmuyor muyuz kendimizi? “Ben “ sebep oldum çünkü kendi seçimimdi diye bas bas bağırmak haksızlığaa işaret,haksızlığı kabul etmek de yenildiğinin işareti.Yenilgiyi kabul etmeyi öğrensek ? Zor değil mi? Söylerken bile ağır geliyor . Kafan daha da ağırlaşıyor bunu düşünürken. Çözümlerden kaçmak daha kolayımıza geliyor bazen.Sözde çözüm ararken yorduğumuz beynimizi , kendi oyunlarımızın içinde bir kaşık suda boğuyoruz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder