Gündem

25 Nisan 2012 Çarşamba

Ateş/Barut

        İkili delilik cidden ilişki dediğin.O siyah derken sen beyaz diyorsun illa ki bir yerde yol ayrımı çıkıyor ortaya.bu ayrımlar dünyanın  en  önemli sorunu havası yaratılmadığı sürece kuş tüyü hafifliğinde seyrine devam ediyor.Sen allayıp pullayıp mesele haline getirmediğin sürece  başın da ağrımıyor,baş da ağrıtmıyorsun.Bazen oluyor işte senin mantığına  yatan  ona  tamamen  ters düşüyor.Annenle bile  aynı fikirde olmuyorsun çoğu zaman, yabancı bir insanı hayatına  alıyorsun,onunla "bir" oluyorsun ve fikir ayrılığına  düşüyorsun eee garip mi bu şimdi?Arada  zıt fikir  diye  bir şey olmazsa şüphe et asıl kendinden. Fikir ayrılığı dediğin şeyi büyütmenin asıl anlamı;pireyi deve yapmak.Başka  hiç bir şey değil,aslında ufacık bir pürüz iken onu karman çorman,gemici düğümü haline  getiren yine sensin.
          
            Münazara diye bir şey vardı lise edebiyatının bize yaptığı en  büyük güzelliklerden aslında.Tanımında diyordu ki;"belli kurallar çerçevesinde...vs vs vs belli bir konu hakkında iki tarafında fikir beyan etmesi ..... vs vs vs" O zamandan kavrayamamışız demek ki tartışmanın anlamını.Çünkü tartışma  günümüz anlamı "birbirimizi yemek" Çok lazım çünkü ses yüksekliğini en sona  ayarlayıp,derin bir nefes alıp karşıdaki insanın ağzından bir "a" harfi ile bile  çıkmasını yenilgi kabul ederek sürekli konuşmak.Karşı taraf konuşursa,fikir beyan  ederse ne  olur, haksız duruma düşersin(!) Susarsın daha da fena.Çünkü susmak nötr bir tepki gibi  gözükse de karşı tarafın beyninde "evet" veya " hayır" olarak kabul görür. İlla ki tartışmanın  en tantanalı yerinde bir cevap beklenir, es kaza susulduğu an  cevap hakkı karşı tarafa geçer ve bu tepkiyi kendi fikirlerince yorumlar. Tartışma  değil sözlü sataşmalı boks maçı.Amaç;rakibin sözlü ifadelerle  yumruk içinde bırakılması(!) Ca'nım münazaranın günümüzde ilişki boyutundaki hali budur.

Ne susmanın ne ağız  dolusu konuşmanın faydası var aslında. Ortama kıvılcım sıçramasına  izin vermeyip alevlendirmeden,kafada 2 dakika içinde çözümleme yapılır ve  karşı tarafa durum  analiz edilip,sükunetle karşıt düşünce dinlenir,sonra  da sarılınır,öpüşülür,barışılır....diye  biter.-Diyebilseydim keşke ama temenniye yasak yok ne de olsa o da bundan  sonrakiler için temenni olsun;)

            

24 Nisan 2012 Salı

MR.GUNERUZ: ALIŞMAK

MR.GUNERUZ: ALIŞMAK: Ne varsa hayatında neyi yapmak istiyorsa neye mecbursa ona alışır insan, onu yapmaya. Mesela nefes almak diye mecburi bir şey olmasa ama n...

23 Nisan 2012 Pazartesi

Gürültü...

          İnsan kafasını her an meşgul etmeli bir an bile boş  bırakmamalı,içine dönüp  ne istediğini sormamalı,gece yastığa  başını  koymamalı,karanlık olmamalı,yalnız  kalmamalı,kafasını dinlememeli...Es kaza bunlardan birini  yaptı mı içindeki gevezenin susması imkansız.Bıdı bıdı eder,gece gündüz ayırmaz bir  dakika  bile  susmaz,için şişer,patlayacak gibi  olursun,kalp beyin  arasındaki o yakın  ama  bir o kadar da  uzak mesafesi arası mekik  dokumaya başladığın an  bittin.Tamam  işte iç ses yine galip geldi, seni alt etti.Mutlu mu sor bakalım? Ya sen,sen  mutlu musun? Mantık abidesi olmak hoşuna  gitti mi? "Böyle olması lazım" deyip kestirip attığında kafan daha  mı  rahat? O içini  kemirip bitiren, bıdı bıdı eden sesi susturabildin mi?

 Kendi kendine oyunlar oynamak bu resmen.Ben  böyle  yapıyorum,böyle  konuşuyorum,gülüyorum ediyorum,inadım inat  bir karar veriyorum,ama....Bil bakalım aslında ne  hissediyorum? Bu ne şimdi? Başkası değil,sen bileceksin  ne istediğini.Biri zayıf noktanı  yakalamadan,o içinde sakladığın şeyi sobelemeden,"mutluyum,huzurluyum" maskeni düşürmeden önce rolünü layıkıyla yap bakalım.Sonrasında toparlanabilmen  için hayli zaman geçecek çünkü.

İşine geldiğini sandığın şey kalbinin de işine geliyor muymuş bir sor bakalım? Yok ya da  vazgeçtim yeltenme hiç sorularla karman çorman olmaya.Bir gün zayıf noktan sıkılıp kendiliğinden çıkacak ortaya,içinde gizleyebileceğin  tenha  bir  köşen de olmayacak.Gel bir de burada oyalan,zaman da hayat da  senin ister  har  vurup  harman savur,tut kolundan  yakala.Sen bilirsin...

        

       

22 Nisan 2012 Pazar

Özlenenler Listesi -1

1) Yanak yanağa çektirilen fotoğraflar,yüze yayılan  gülümseme ve  gözlerdeki "seviyorum" ışığı...

 




2) Yerli yersiz yapılan sürprizler,dolan gözler,atılan kahkahalar,her eve girişte  açılıp bakılan  posta  kutuları,beklentiler...





3) Islanmaktan  korkmadığın,yağmurun külfet  haline dönüşmediği,şikayet etmediğin ve neredeyse en  keyifli olduğun,daha çok  sevdiğin anlar...




4) Özlemini dile  getirmekten çekinmediğin ,sonunu düşünmediğin  ve  sarılmaktan korkmadığın ,uzamasını istediğin anlar...