Gündem

25 Ekim 2011 Salı

Bencilim,bencilsin....benciliz



     Son zamanlarda “gözlemleme”nin cılkını çıkardığımı hissetmem için,bir sohbet  sonrası kendimle kalmam  yetti. Başkalarının  ilişkileri benim  hayatımın  neden bu  kadar  içinde? Ben çok kaptırıyorum  kendimi , bir yerde otururken  gözüm  çok  mu  takılıyor başkalarının  hayatlarına, çok  dinleyip ,çok  sahiplenip, çok  mu  yorum  yapıyorum acaba? Bunun  iyi  olup  olmadığına  hala  cevap  bulamadım  ama  yapmaktan  da vazgeçmiyorum.Elimde olmadan irdelemeye  başlıyorum çevremde olup  bitenleri.Ondan  mı  çok yorgun kalkıyorum  sabahları? 
        İnsan her şeyi elinde istiyor.Aklından geçen  ne varsa onun  hayalini  kurması,istemesi istediği  şeyler maddi  olduğu  sürece bir  yere  kadar.Ama  istediği,hayalini  kurduğu,aklında yarattığı  kalıba  sokmaya  çalıştığı  şey  insansa…Karşımızdaki  insanı  beynimizde  şekillendirdiğimiz  gibi  anımsamak, öyleymiş  gibi davranmak  gibi  bir  hastalığımız  var  bizim.Bulaşıcı ve  farkına varmadığımız  sürece beynimizi kemiren  ”bencil” bir insana dönüşümün yolculuğuna kaptırıyoruz kendimizi.
        
        Bir insanı  beyninde yarattığın  kalıba  sığdırıp şekillendirmek  bencillik  mi  yoksa karşı  taraftan  ilişkin  için beklediğin  fedakarlık  mı? Fedakarlıkla  bencilliği  birbirine karıştırdığımız  için mi  sürekli  karşımızda beliriveriyor aynı  kabus? Karşı  tarafın  omuzlarına bütün sorumluluğu yükledikten  sonra  kendimizi  akladığımızı  zannederek  yaşadığımız  o saman alevi “huzur” ne kadar  tatmin  ediyor bizi?
       Çözüm ürettiğimizi  zannedip  işlerin  daha  da içinden  çıkılmaz bir  hal  almasını daha  ne kadar “3 maymun” oynayarak izleyeceğiz.Hiç bir şey  olmamış  gibi  davranmayı çözümden saymadığımız  zamanlar da olacak mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder