Gündem

27 Haziran 2012 Çarşamba

Fotoğraflarla Avuntu Vol:1

     Tatil kelimesini duyar duymaz aklıma deniz,kum,güneş dışında daha çok yurt dışı seyahatleri gelir. Deniz,kum,güneş üçlüsünü beynim hep bir ülkenin mimarisi,yemek kültürü,festivalleri,sanatı olarak çeviriverir.Engel olamam,olmak istediğimi de söylemem.Hep içimde ukdedir.Hep fotoğraflarda  kalmıştır tatil hayallerim.Bilgisayarımda her ülke için  ayırdığım klasörlerde saklıdır hallerim.
Çantamı yüklenip,yol arkadaşımı da alıp gideyim aklımda neresi  varsa oraya.Roma mı,Barcelona mı,New york mu,Balkan Ülkeleri mi neresiyse artık.Uçaktan ineyim,önce bir havayı  koklayayım,tıka basa yiyeyim  gördüğüm  ilginç bütün  yemeklerden,kafamı kaldırıp uzun uzun hayretle binalara bakayım,taşın toprağın böceğin fotoğrafını çekeyim,neredeysem oraya ait bir dolap süsü,minyatür bir içki şişesini kapıp geleyim ülkeme.
     Madem ufukta bir  seyahat  gözükmüyor ben de gitmiş kadar olurum,avuntu bazen güzeldir:)

Fotoğraflarla Avuntu'nun ilk durağı: BARCELONA





















 
















Baktım,gördüm,yemiş,içmiş,gezmiş kadar  oldum:) Bunları da buzdolabımı süslesin diye bavuluma attım tamamdır:) Bir daha ki seyahatte görüşmek üzere:)))
 




26 Haziran 2012 Salı

Ece'nin Moda Günlüğü: "En iyi kitap okuma köşesi" bulundu

Ece'nin Moda Günlüğü: "En iyi kitap okuma köşesi" bulundu: Kitap okumak benim için büyük bir keyif... Çünkü bu sayede hem farklı dünyalara yolculuk ediyor hem de yeni şeyler öğreniyorum. Kitap okumak...

Aptal.

     Konu sen olunca duran akan sular var ya,sana gelişimde çağlıyor önümde,ayaklarıma dolanıyor.Çırpınmalarım  hiç bir işe yaramıyor,aksine çırpındıkça daha çok  acıyor  canım.Ne zaman koşsam yollarımda hep koca koca taşlar,takılıp sendeliyorum,düşüyorum bazen.Dizlerim kanıyor,o zamanda canım acıyor.Yaram kabuk bağladığında yine devam ediyorum yoluma.Yılmam ya,korkmam ya  ben  hiç bir şeyden.Yalan! Korkuyorum işte.Apaçık korkuyorum,bir yalnız karanlıkta kalmaktan bir de senden.Sende karanlıksın,grisin  gözümde.Senden de bu yüzden korkuyorum galiba.


     Canımın acısını unutunca,yine mutluluğa giden yolda yön levhaları hep seni işaret ediyor.Acıtan da sen değil miydin halbuki? Aklımda sürekli seni aklıyorum.Seni temize çıkarıyorum durmadan.Beynime karşı hep seni  savunuyorum,kendimi  önüne siper ediyorum.O konuşmaya başlayınca derhal  müdahale ediyorum.Beynimin vıdı vıdı etmesi senden daha  çok acıtıyor  çünkü.Onun cümleleri  seninkilerden daha  tokat gibi  çünkü.Bana ait olan bir  şeye  yön veremiyorum.Kendi içimde,vücudumda taşıdığım şeye hükmedemiyorum.Kalkmış bir de seninle aşık atıyorum.Ben de anlamıyorum bazen  kendimi.Boşver...

     Başlıyorum hikayemi yazmaya ben anlatıyorum o dinliyor.Hikayelerimde sütten  çıkmış ak kaşıksın hep.Suçlayamıyorum seni,biraz şikayet etsem çorap söküğü gibi geliyor çünkü devamı,aptal gibi hissediyorum  kendimi,"bunları biliyorsun da neden vazgeçmiyorsun,aptal mısın" diye  soramıyorum.Kaçıyorum,kolaya kaçıyorum senin gibi.Bana öğrettiğin belki en  iyi  belki  en  kötü şey.Ama,işe  yarıyor  bazen  sağolasın yine de.Hem kızıyor,yeri yerinden oynatıyorum,hem de hikayemin  baş tacı yapıyorum seni,başrolde aptalı yine  ben oynuyorum.

                                                                                                                                                         Ceren Yavuz

MR.GUNERUZ: Kızgın Kuşlar İstanbul Semalarında

MR.GUNERUZ: Kızgın Kuşlar İstanbul Semalarında: Geçenlerde boğazda olanlar ve gökyüzüne bakanlar kocaman Angry Birds kuşlarının bir yakadan diğer yakaya sürekli uçtuklarını görmüşlerdir. K...

25 Haziran 2012 Pazartesi

ırak.

     Sana gelişim ve git deyişin,içten içe sessizce itekleyişin...Kapını çaldığımda kapının arkasında durup "evde yokum" diye bağırırcasına kaçışların.Varlığında da hep bir yokluk hissi.
Bir ileri iki geriydi özeti.Basit geliyor söyleyince değil mi? Bir ileri iki geri...Acıtıyor, yani dile kolay sadece.


     Aniden  süslü,rengarenk,şatafatlı bir kutunun  içinden  fırlayıp "merhaba" diyordun."Merhaba"yla gelip,"hoşçakal"ı esirgeyen gidişlerin yok muydu? Gitmek istediğinde konuşmak istemezsin,hesap vermek istemezsin,sorumluluğu omuzlarına yüklemezsin  bilirim.Haber de verme onu da istemem. Ama "gideceksen  gerçekten git" bunu isterim.Bir daha gelme isterim. Giderken  geri adım atma.Gitmeye karar verdiysen,dönmek aklından geçmemeli,işine geleni,kolayına kaçanı yaptığın şeyin adı "dönmek" olmamalı."Gelişlerin" diye bir şey olmamalı."Gelişin" olmalı sadece.


     Kaybol bazen,kafanı dinle,arayayım bulamayayım seni,bildiğini oku.Ama hayatımdaki daimliğini hissettirmeden kaybolma.Öyle pervasızca gitme.Hepsini bencilce kucaklayıp alıp götürme.Umut edebileyim sadece.Hayatımda hala var olduğunu,olacağını bileyim,adım kadar emin olayım.Umut bile bırakmadın emanet olarak.Cimrilik  ettin,esirgedin belki.Sakındın,korktun hatta.Bir vardın,bir yok oldun.Nasıl oldu da bir anda hem her şeyim hem hiçbir şeyim olabildin?Bana hissettirmeden usulca nereye gittin?


      Güzel,tatlı bir uyku armağan ettin bana aslında.Ben armağan gözüyle baktım,mışıl mışıl uyudum yüzümdeki gülümsemeyle.Gözlerimi açtığımda; çıtını bile çıkarmadan,sessiz sedasız gittiğini anladım.Hafiftir uykum halbuki,ayak seslerini duyardım giderken.Kıyamadığından uyandırmadığını temenni ederken buluyorum kendimi arada.En azından hala avunabiliyorum,bunu da alıp götürmediğine şükrediyorum.


      Çok,çok uzaksın.Sana çıkan kestirme yollar da yok.Denemeye çalıştım bir kaç kez çıkmaz sokaklarda buldum kendimi,korktum ben de senin gibi,vazgeçtim!
                                                                                                                              Ceren Yavuz

7 Haziran 2012 Perşembe

Bir Gün Canın Sıkılırsa Bulutların Üzerinden Hayatına Bak!

     Öfkeliyim.Geçmişte belki benimde içinde roller üstlendiğim  hataları başkalarının  farkına  vara vara yapmasına öfkeliyim.Susuyorum,dudaklarımı kemiriyorum yine de susuyorum "sen değiştin,tanıyamıyorum;yapma,etme..." diyemiyorum.Acizlik mi,korku mu,boşvermişlik mi,işime böyle gelmesi mi ? bilmiyorum.Ama susuyorum.Ağzımı açıp "kendine gel" diyemiyorum.İçime döküyorum,ya da kaleme zorla işkence çektiriyorum saatlerce.


     Birileri göz göre göre hata yaptığını bile bile,"geçer nasılsa bir gün" edasıyla yaşamasına öfkeliyim.Katlanamıyorum.Soğuyorum,kendimi çekiyorum,uzaklaşıyorum,yokmuş gibi davranıyorum,ağzımı bıçak açmıyor,kızgınlığımı belli etmeye çalışıyorum;beceremiyorum.Alınıyor belli;sesim  yükseldi ya da  surat astım  diye  sadece.Dahasını sorgulamıyor,pervasızca yaşamaya devam  ediyor.


Kendi hayatına gökyüzünden,bulutların  üzerinden bakmalı bazen insan.Kuş bakışı izlemeli bazen hayatı.Ne var  ne yok sorgulamalı,ne  yaptığını,nelere mal  olduğunu  görmeli.Ders çıkarmalı hatta, eğlencesinden,keyfinden eksik kalıp kafasını eline alıp top gibi oynatmalı onu.Başkalarından önce kendine söz geçirebilmeli.Saygı duymalı.Önce kendine,sonra  başkalarına.Başkaları için yaşamamalı  hayatı,vermeyeceği sözleri tutmamalı.Küçülmemeli,çığ gibi  büyümeli.Söz geçirebilmeli,direnebilmeli,kendi istediği neyse onu yapmalı.Özgürlük denen  uçsuz bucaksızlığı dağıtmak,eğlenmek,kendi başına olmak,pervasızca,sorgusuz,sualsiz yaşamak olarak  görmemeli,kendi "evet"ini kendi "hayır"ını başkalarına kabullendirmek."Ben bunu istiyorum" dediğinde cümlenin sonunu virgüllerle kalabalıklaştırmak değil,noktayı koyup yoluna devam etmektir."Ben" le başlayan cümleleri adın kadar emin,tereddütsüz,göğsünü gere  gere  kurabilmektir.


     Hayat senin,kararlar senin,ağzından çıkan  söz senin,düşünce senin,fikir senin.Çocukken korktuğun yatağın altındaki canavarlardan,masallardaki kötü kalpli cadılardan  değil bu senin  hayatın.Senin  yazdığın,senin sildiğin,bazen üzerini acımasızca karaladığın,bazen silmeye üşendiğin fazla kelimelerle doldurduğun,karman çorman hale getirdiğin bakkal defteri misali hor gördüğün bu hayat senin.


     Bir gün sıkılırsan dolaş gökyüzünde, kurul bulutların üzerine seyre dal hayatını.Bak bakalım,orda "sana" benzer birileri var mı? Tanıdın mı? 
                                                                                                                      Ceren YAVUZ

4 Haziran 2012 Pazartesi

Biraz mola...

Gözlerimizi kapatıp İstanbul'u dinlemek için;
Listemin en başında No Blues-Black Cadillac var.Ayaklarımızı uzatıp,gözlerimizi kapatıp,küçük bir seyahat için bir kaç öneri ;)