Ne kadar zamandır bu kadar korkak bir "ben" besleyip büyütür olmuşum içimde? Ne zamandan beri önümdeki kağıttan,kalemimden çıkacak olanlardan bu kadar ürker olmuşum?Ne zamandan beri silkelenip kendime gelmeyi bekliyorum?
Kafamın içinde yığınla soru bulutları gezinir olmuş.Kafamın içinde kendi cumhuriyetlerini kurmalarına izin verecek kadar duyarsız kalmışım hem de bu duruma.Arada çarpışıp yağmur olup akmışlar,sel basmış içimi farkında değilim.Ya da böyle davranmak işime geldiğinden görmezden gelmişim.
Nereye kadar körü körüne inanmaya devam edeceğim?Daha nasıl bir kayıp,nasıl bir hayal kırıklığı bekliyorum?Nereye kadar gözlerimi sıkı sıkı yummaya devam edeceğim?Görmezden gelmek mi bulduğum çözüm,hiç olmamış gibi davranmak mı ya da "ben sana küsüm aslında haberin yok" der gibi kendi kendime küsmelerle köşeme çekilmek mi?
Zamansız karşıma çıkan bir cümlenin canımı yakmasına daha ne kadar izin vereceğim?"Bir karar verdim iyileşiyorum artık" derken öylece apansız çıkar ya karşına geçmişinden ufacık bir şey,kalakalırsın,boğazın düğümlenir,nefes aldırtmaz hatta.Sonra düşünme faslı başlar.Aklına girdi bir kere,kaçıp kurtulamazsın da.Kemirir durur içini."Acaba" larla başlarsın önce.Yine kendine döner,sorular sorarsın sonra.Onun ardına "keşke"ler takılır.Cevapsız sorularla boğuşursun,sonra öfken ve kırgınlığın bir olur üzerine yürür,gardını da alamazsın.Yenildiğini de gözyaşların fazlasıyla gösterir zaten.Olduğun yerde kafanda garip sorular,içini kurutan cümleler ve peşisıra gözyaşlarınla kalakalırsın.
Gündem
20 Mart 2012 Salı
2 Mart 2012 Cuma
Geriden...
Geçmişe dair cümlelerimin kötünün adı yok ne öznesinde ne yükleminde. Araya öfke nöbetlerimin eserleri karışabilir bazen.Arada bilinçaltım baskın gelir,eteğindeki taşları döker. Ama öfkesi çabuk diner.Başkası ne demiş,ne yapmış,nasıl üzmüş,nasıl kırmış hatrımdadır elbet ama ilk akla düşen en iyi an neyse odur.Nasıl gülümsediği ve gülümsettiği.
Arkamı dönüp baktığımda zamanında tuz buz olan tüm cam kırıklarını silmiş olduğumu görüyorum.Sadece ufak tefek puzzle parçası gibi arada sırada kafamda dönüp duruyorlar.Beni yalnız bırakmaları da fazla sürmüyor.Kırıkları tek tek alıp yapıştırmaya çalışmışım bazen.Olmamış,becerememişim ya da yine bir taş daha atılıp paramparça olmuşlar.Sonrasıyla ilgilenmemişim , hafızamın en derinine atıp,silinmesini beklemişim.Sırtımı çevirip gitmişim ki iyi ki öyle yapmışım,kötüye dair ne varsa hepsi hafızamın arka sıralarına mahkum etmişim suçlu öğrenciler gibi. Yavaş yavaş temizlenmiş zihnim,yavaş yavaş onarmış kendini.Çiziğini,kesiğini,yarasını yavaş yavaş onarmış beynim zamanla.Önce yapamadı,zorlandı.İlkokulda nasıl hecelemeyi öğrenirken,4 hecelelileri okuyamadığım için ağladıysam nasıl zorladıysam onu öğrenmek için,bunu da öğrettim.Beni üzen her neyse sandıklara koyup saklamasın istedim.İkimizde yorulmayalım diye.
Kırgınlıklarım oldu çoğu zaman.Gururumu inciten beni sessizliğe gömen her neyse onu unutmadım hiç bir zaman.Beni kıran kimse onu hayatımın dışında saydım o andan itibaren.O insanı yok saymak,sanki hiç tanışmamış gibi yapmak oldu çözümüm.Hayal kırıklıklarımı da onunla birlikte kaldırıp çöpe attım.Evet zor oldu,acı da çektim,yastığımı da ıslattım geceleri,ruh gibi dolaştığım da oldu kalabalığın arasında,yemeden içmeden kesildiğim de.Ama her şey gibi o da geçti.Zamanla kendi yolumu bulmuşum.Kendimi tanımışım,kendi yolumu çizmişim farkında olmadan.Kendime verdiğim en güzel hediye bu sanırım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)