Gündem
31 Mayıs 2012 Perşembe
MR.GUNERUZ: ADI YOK
MR.GUNERUZ: ADI YOK: Bir şarkı duyarsınız radyoda, öyle beklenmedik bir zamanda ansızın yakalanırsınız aslında, boşluğunuza denk gelir. Birden tüm hayatınızı ...
"Ben" Diyebilmek,Aynılaşmadan...
En çok sıradanlaşmaktan korkuyorum. Aynı olmaktan,özelliğim olmamasından,ayırt edilememekten,kendime verdiğim sözleri tutamamaktan,hayallerimden bir çırpıda vazgeçmekten,evet dediğim bir şeyi yapmamaktan,hayır diye tepkimi koyabileceğim her neyse ona yenilmekten,üşenmekten,"o" olmaktan,"onlar" gibi olmaktan,"benliğim"i kaybetmekten,aldanmaktan,aldatmaktan,yenilmekten,arka arkaya yaşadığım günlerin en az 3 tanesinin aynı olmasından...Sıradan olmaktan,olağan bir kişi olmaktan korkuyorum ben.
Uzanıp bir kitap okumak,sevdiğim yeşillikler içindeki o çay bahçesinde "can"ınla,dostunla bir kaç cümle kurmak,listesini yaptığım filmleri izlemek,haritada işaretlediğim,resimlerine bakıp iç geçirdiğim ülkelere gitmek,oturup cümlelerce kendimi anlatmak,yazıp yazıp iç dökmek yerine tüm bunları yapamadan aylarımın ,yıllarımın geçmesinden korkuyorum.
Aynılaşmaktan ,sebebini çözemediğim ,robotlaşmışçasına bir işin peşinden koşturmak ,ya da günlerce uyumak ,o yatağa yapışıp kalmak bana göre değil. Başkalarına göre yaşamak , ne deniliyorsa onu yapmak ,gereksiz yere itaat etmek ,mantığıma oturmayana ,mutsuz olmadığıma "evet" demek benim için değil .Kendi istediklerimin dışında şeyler yapmak ,her zaman " başkaları mutlu olsun bana olan önemli değil" diyerek kendime olan duyarsızlığım beni mutlu etmez.
Kendim olamamaktan,yaptığım şeyler yüzünden kendime kızıp,vicdan azabı çekmekten,en çok da başkalarının bana yaptığından çok kendi yaptıklarım için kendime kızmaktan korkuyorum ben.Bir de kızdığım,yapmamam gereken şeylere bile bile ladesten haz etmem.
Hayata karşı var olan duruşumun bir anda yerle bir olmasından,bunun sebebine dönüp baktığımda cevabın " ben" olmasından korkarım."Aynı" olmaktan,"ben" olamamaktan...Kırıp dökmekten,incitmekten,incinmekten bir de...
Benim renklerime uyan,beni aydınlatan,cıvıl cıvıl yapan,tonumu griye çevirmeyen,gökkuşağıma kendi rengini usulca yerleştiren her kim varsa hayatımda, teşekkürler..
Yer:
Isparta, Türkiye
30 Mayıs 2012 Çarşamba
Küçük bir "es" ...
Bazen "iki dinlemeli bir susmalıymış insan".Sabırla dinleyip ağzını açtığın anda karşındaki insan söylediklerine kapatır kulaklarını.Duymaz,çünkü kendi kafasında kalıplaştırdığı cümleler değildir söylediklerin.İstemez o cümlelerden başkasını.Savunması senin onu anlamaman olur.Senin söylediklerin havada kalır,uçar gider.O cümlelerin yakınından bile geçmiyorsa söylediklerin,en şeffaf cümleleri kursan bile faydasız. Bazen o sustuktan sonra sende yutacaksın cümleleri.Hazmedemeyeceksin,içinde tufan kopacak belki,uykuların kaçacak,çığ olup büyüyeceğini bile bile susup zamanını bekleyeceksin.Bir ucundan tutup düzeltmeye çalıştığın şey bir değil iki olacak.Onun yükü varken omuzlarında senin yükünü de ekleyeceksin şimdi omuzlarına.Zor olacak,beklemeye katlanamayacaksın,için içini yiyecek ama susacaksın.Çünkü biliyorsundur artık,söylediklerin adeta duvara çarpmış gibi geri dönüyor sana.Bakacaksın ki geri dönüş yok ,anlamsız kurduğun tüm cümleler o zaman susacaksın.İçine akıtacaksın,kendi kendine konuşacaksın belki.Belki ona değilde başkasına haykıracaksın içinde ne var ne yoksa,ona haykırıyormuşçasına.Yazacaksın belki karşında o varmışçasına.Ama ona tek kelime bile edemeyeceksin,düğüm düğüm olacak boğazında kelimeler,susacaksın.
Konuşmaların o karmaşık,gürültülü melodisine bir "es" vermeli bezen.Yutkunmalı,nefes almalı ard arda yorulana kadar.Bir şey söyleyecek dermanın kalmayana kadar nefes almalı.Gözlerini kapatıp sabretmeli,fırtınanın dinmesini beklemeli.Güneşi görene kadar çığlıklarını içinde büyütmeli.
Bazen "iki dinlemeli,bir susmalı insan"...
Konuşmaların o karmaşık,gürültülü melodisine bir "es" vermeli bezen.Yutkunmalı,nefes almalı ard arda yorulana kadar.Bir şey söyleyecek dermanın kalmayana kadar nefes almalı.Gözlerini kapatıp sabretmeli,fırtınanın dinmesini beklemeli.Güneşi görene kadar çığlıklarını içinde büyütmeli.
Bazen "iki dinlemeli,bir susmalı insan"...
Ece'nin Moda Günlüğü: Şimdi burada olduğumu hayal ediyorum...
Ece'nin Moda Günlüğü: Şimdi burada olduğumu hayal ediyorum...: Hafta sonu bitti ve bir sıkıcı pazartesi gününü daha yaşamak zorundayız. Az önce ben de bu resimlere bakarak iç geçirdim, "Keşke şimdi ofist...
24 Mayıs 2012 Perşembe
Mr.Guneruz /Geleceğe Umut
http://mrguneruz.blogspot.com/2012/05/gelecege-umut.html
Bir gün tek derdimiz Tunalı'da araba park edecek yer bulamamak olacak. Akşama olup ben işten çıkınca arabaya binip elime ilk iş telefonu alıp seni arayacağım, Ceren evde misin diyeceğim;...
Bir gün tek derdimiz Tunalı'da araba park edecek yer bulamamak olacak. Akşama olup ben işten çıkınca arabaya binip elime ilk iş telefonu alıp seni arayacağım, Ceren evde misin diyeceğim;...
23 Mayıs 2012 Çarşamba
Gelişigüzel her şeye...
İçimiz kıpır kıpır "ohh bee yaz geldi" diyemedik.güneşi görüp aldanıp yaz havasına girerken,ertesi güne bile kalmadan 1 saat sonra bastıran yağmurun altında sırılsıklam oluveriyoruz. Tatil fotoğraflarına bakıp iç geçiriyoruz, tatil sitelerine girip azıcık gözümüz gönlümüz açılsın diye programlar yapıp ,otellere bakıyoruz,alışveriş listelerine rengarenk yazlık kıyafetler ekliyoruz.Bir heves yapılan hazırlıklarla yuvarlanıp gidiyoruz.Sabırla ertesi gün gri bulutların hüküm sürmeyeceği sapsarı günleri bekliyoruz.
Denizin kokusunu,tenimize yapışan tuzun bizi kaşındırmasını bile özledik:) Sabahları erkenden kalkıp misler gibi yaptığımız kahvaltının ardından deniz yüzü görmek,sonra uzanıp deniz kenarında kitabını,gazetesini karıştırmak istiyor insan.Yaz mevsimini ruha yapılan en güzel terapi olarak görüyorum ben.Nerede olursan ol tatil modunda oluyorsun çünkü.Çalışan bir insana bile hafta sonları gerçek bir tatil havası yaşatıyor yaz.Hafta sonu dışarı çıkıp stres atmak istediğinde,bütün kış gittiğin cafe'nin bile tadı bir başka geliyor.
Seviyoruz özgür olmayı,kafamızın rahat olmasını seviyoruz.Biz hep tatil tadında yaşamak istiyoruz aslında hayatı.Sadece keyfi,gelişi güzel,kafa bulandırmadan,zorlamadan,yorulmadan...Seviyoruz kafamıza eseni yapmayı,fonda Sıla " kafa nereye biz oraya" dediğinde hiç birimiz katılmadan edemiyoruz."Keşke" diye iç geçirmeden yapamıyoruz.Deniz, kum ,güneş,huzur dörtlüsünü kafamızdan geçirmeden edemiyoruz.Biz seviyoruz gönlümüze göre yaşamayı.Kendimizden çok,gönlümüzü eğlendirmeyi,sonunu düşünmeden yaşamayı.Seviyoruz kafamıza o an takılıp kurcalayanı "amannnn"diyerek uzaklara savurmayı.
Deniz,kum,güneş terapidir.Ruhu dinlendirir,kafanın yükünü kendi omuzlarına alır gider.Haziran'dan itibaren kıymetini bilip,bu sıfır maliyetli doğal terapiyi es geçmeyip,kendimize yepyeni bir "ben" hediye etmeli.:)
CerenLik
"Ben"ce
Ne zaman değiştim ben? Ne zamandan beri kendimi tanıyamıyorum? Eskiden garipsediğim,hoşnut olmadığım,yediremediğim şeylerin içine ne zamandan beridir dahil oldum?
Kendini tanıyamamak,"ben" diyememek ne garip ."Ben" le başlayan ve arkası sağlam cümleler;kalıplı,düzeyli,tutarlı,net...Ben ne zaman "ben" olmaktan vazgeçtim?
Başkaları için yaşamaya,hayatımı onlara göre şekillendirmeye ne zaman başladım? "Ben ........ istiyorum" lu cümlelerimi nereye sakladım da her şeye evet der,kafa sallar oldum.Kendi benliğimde "yasak" olan,"kötü" diye nitelendirdiğim şeyleri ne ile unuttum da kabullendim,bakmadan yanından yürüdüm gittim,normalmiş gibi.Ne oldu da "benim ayıplarım","benim yasaklarım"a başrol oldum.Çevremdekiler nasıl oyuna girdi,rollerini hiç yadırgamadan oynadılar?
Herkes neden kendinden vazgeçti? Ne değişti; yaşam şartları ,ortam ,kişiler ,düşünceler ,para, zevkler,tarzlar,iyiler, kötüler,ayıplar,yasaklar...Ne şekillendirdi bunca şeyi de,bambaşka bir kalıpta bambaşka bir "ben" de buldu insan kendini.Ne çabuk unuttu kendini,kendine ait kuralları,tabuları,doğruyu,yanlışı...Neyi kaybetmekten korktu da ödün verdi kendinden defalarca?
Sen olmadığın bir hayatı,yaşamak,her şeyi geçtim kendinden ödün verince mutlu mu olur insan? Bütün bunları yaşayıp anlık,1 günlük,2 haftalık,1 aylık mutluluklar için kendin olmayınca mutlu olmaz insan.Bir yere kadar gözlerine perde iner,"yanlış" dediğinin yanından göz ucuyla bile bakıp irdelemeden geçersin,devam edersin yoluna.Peki ya sonrası? Kendini dinleyince? O zaman da ilk zamanki gibi kabullenir misin her şeyi,ilk zamanki mutluluğun hala yüzünden okunur mu,enerjin hiç bitmeyecek gibi midir hala,kolay kabullenir misin hala o zaman umurunda olmayanı,omuz silkip "amaaannn" dediğini.
İnsana en büyük cezadır bazen,kendini dinlemek,başkaları yerine kendi sesini duymak,durup soluklanmak.Kafandaki gürültüye katlanmak sabır ister bazen.
Kendini bulmalı kişi."Ben" diyebilmeli bazen.Kuralları olmalı,hatta zaman zaman sığınacağı tabuları."Bence" diyebilmeli...
22 Mayıs 2012 Salı
Yap Boz
İnsan bazen yap boz oynar duygularıyla. Birine karşı ne hissettiğini tam olarak bilememe gibi bir lüksü var mı gerçekten?Adını koyamamak,anlam verememek,içinde bir yerlere sığdıramamak,boşlukta asılı bırakmak o kişiyi...
İnsan içindekini bilemez bazen,kendi hissettiklerine aklı ermediğinden ne kendisine ne başkasına açıklayabilir.Anlatacak çok şeyi vardır aslında ama susar, o kişinin içindeki yeri kadar çok susar,ağız dolusu susar.Bazen olur ya,hep hayatında olsun istersin,gidince bir yanın eksik kalır,ama hayatında olduğunu bilmek iyi gelir insana.Varlığını bilmen,hissetmen bile yeter ya bazen.Her gün gözün görmese olur,sesini duymasan olur, karşılıklı oturup çay içmesen,ağız dolusu muhabbetler etmesen,telefon açmasan ya da o seni aramasa,yolda karşılaşmasan olur.Bunları oturup dert etmezsin.Aramadığında darılıp gücenmezsin,sen aramıyorsun diye o küsmez sana.Ama beklemediğin bir anda aylar sonra hatta yıllar sonra gelen telefon seni her gün arayıp halini hatırını sorandan daha tatlı gelir.O hala hayatında bilirsin.Onu hissedersin,özlemek bile tatlı gelir,acı çekmezsin.Sorumluluk yüklemezsin,o da senin omuzlarına kocaman bir sorumluluk bırakmaz. Aslında hep merak edersin hayatını,uzaktan izlersin gizlice.Ona hissettirmeden adım adım takip edersin.Mutlu olduğunu görünce sen de mutlu olursun,sonra yavaş yavaş sessizce dönersin kendi hayatına.Arada bir özlediğin gelir aklına.Sadece bu kadar.
İnsan hayatında vardır böyle kişiler.Yokluğu delirtir,acıtır.Sadece varlığını bilmek,senin yaşam alanın içinde olduğunu bilmek iyi gelir insana.Yılda bir belki on yılda bir görür belki o da olmaz.Ama hayatında ya yeter ona.Sarılmasın,öpmesin,konuşmasın,görünmesin gözüne;ama o var ya tek bir "nasılsın" ı yeter ya sana,başka maymun iştahlılık yapmazsın,o anda en mutlu insan sensin.
Yap boz unun bir parçasıdır,o olmazsa eksik kalırsın,yapıp bozsan da senin parçan olduğunu bilmek,seni tamamladığını bilmek yeter de artar bile küçük bir mutluluğa.
CerenLik
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)